Danışma Kurulu Üyelerimiz

Anadolu Kadın, Eğitim, Kültür, Sanat ve Dayanışma Derneği Başkanı
Denge ve Denetleme Ağı Yerel Yönetimler Reform Grubu Eş Temsilcisi

Ankara benim için çok özeldir. Çocukluğum, okullarım, gençliğim, yetişkinliğim, hatıralarım, yaşanmışlıklarım, yani bir ömür… 
Ankara, sadece başkent değil gezilmesi gereken, tarihi ve doğal güzelliklere sahip, yüzyıllardır insanlığa ev sahipliği yapmış bir şehirdir.
Eski çağlardan itibaren sürekli yerleşimin bulunduğu; Hitit, Frigya, Lidyalılar, Farslar, Makedonlar, Galatyalılar, Roma İmparatorluğu, Bizans İmparatorluğu, Selçuklular ve Osmanlı İmparatorluğu gibi farklı medeniyetlerin hüküm sürdüğü bir coğrafya… 
Milli Mücadele yıllarında ülkenin kaderini değiştiren kararlara ev sahipliği yapan, sonsuza kadar yaşayacak olan Cumhuriyetimizin başkenti… 
Her mevsimin ayrı güzel olduğu ama “Soğuk şehir, memur kenti, sokakları denize çıkmayan şehir” denilen şehir…
Ankara, devlet geleneğinin yaşamın her alanına sirayet ettiği “Bürokrat Gülümsemesini” hissedebildiğiniz şehirdir. 
Elbette insanlar gibi şehirler de büyüyor, gelişiyor ve olgunlaşıyor. Ankara da çok büyüdü ve değişti. Gri havasından çıkıp, rengarenk bir görüntüye kavuştu. 
Aslında Ankara’yı sevmemek için hiçbir neden yoktur. Ankara diye bir şehir yoktur. Ankara diye insanlar vardır. O insanlar sahicilik, birlik, beraberlik, aidiyet, Anıtkabir demektir. Ben bu şehirde yaşamayı belki de en çok insanı için seviyorum.  

Görevim nedeniyle 81 ili ziyaret etme şansım oldu. Hem görevim hem de turistik amaçlı dünyada bir çok şehri görme imkanım oldu. Diyebiliriz ki, her şehrin kendine özgü birtakım özellikleri var ve şehirleri birbirlerinden farklı kılan da bu özellikleri. 
Kentlerdeki yaşam yoğunlaştıkça, mekan-insan ilişkisi çeşitleniyor.  Salt bir mekan olmaktan çıkan kent, ilişkilerden oluşmuş karmaşık bir sosyal birim, bir yaşam biçimidir. Bir şehrin yaşanabilirliği, o kentin kimliğini yansıtan farklı özellikleriyle beraber, barındırdığı bu sosyal ilişkiler ağıdır. 

Benim hayalimdeki şehir, tarihi ve kültürel kimliği ve mirasının korunduğu; kent halkının cinsiyet, yaş, eğitim ve gelir farketmeksizin kentin imkanlarından eşit yararlanabildiği, çağa göre şekillenebilen, her anlamda yaşanabilir bir şehirdir.